31 Mayıs 2010 Pazartesi
ZEN USTASI BİR KEDİ
Kadim Zen bilgelikleri yumurtlayan bir kediyle sohbet etmek isterseniz resmin üstüne tıklayın. Maalesef Kedi Roshi sadece İngilizce biliyor, sorularınızı İngilizce sorarsanız keyifli cevaplar alabilirsiniz.
30 Mayıs 2010 Pazar
TAM ORTADA
En büyük Japon Zen ustalarından biri sayılan ve koanları amaçlarına göre tasnif ederek Rinzai Okulu içerisinde sistematik koan çalışmasını başlatan Hakuin Ekaku ömrünün son üç yılında manastırda yarı inziva hayatı içerisinde yaşamaya başlamış. 1768 kışında sağlık durumunu inceleyen bir doktor nabzını yoklarken “Her şey yolunda görünüyor,” deyince Hakuin, “Ne doktor ama, üç gün içinde öleceğimi bile anlayamıyor,” diye mırıldanmış.
11 Aralık’ta, seher vakti mışıl mışıl uykusundan uyanarak esaslı bir nara atmış, sağ yanına dönmüş ve ölmüş. Kremasyondan sonra Hakuin’in küllerinin pırıl pırıl mercan renginde ve baharat kokulu olduğu söylenir.
Yaptığı son kaligrafi kendi hayatının özlü bir beyanatı gibidir: devasa bir “TAM ORTADA” yazısı ve şöyle bir not: “Hareketin TAM ORTASINDA meditasyon, dinginlik içinde meditasyona bin kat yeğdir.”
26 Mayıs 2010 Çarşamba
USTA BENİ ÖLDÜRSEN E!
"Çocuğunu doğurup yitiren analara benzemiyor muydu ustası? Doğurup yitiren ya da düşüren?... Başka ustalar da vardı böyle, cambazlar arasında uğursuz sayılan. Çırakları ölen, kalfaları ölen. Sanat, cambazlık bu gibi ustalarda donup duruyordu anlaşılan. Çocuğu olmadan ölecek insanlar gibi. Bunların çoğu sivriliyordu gerçi ustalar arasında, büyüklüğe yaklaşanı da az değildi. Ama kuruyan dallar, kısır kadınlar değil miydi gerçekte? Hepsi ustanın birinden yetişmişti. Ancak bunlardan kimse yetişmeyecekti."
Bilge Karasu
24 Mayıs 2010 Pazartesi
BAHAR BULUTU
21 Mayıs 2010 Cuma
18 Mayıs 2010 Salı
ÜSTAT YODA
16 Mayıs 2010 Pazar
BİR OTUN GÖLGESİNE SIĞINMAK
13 Mayıs 2010 Perşembe
DHARMA'NIN BEDELİ
Bir gün bir öğrenci Zen Ustası Hyang Bong’a gelip “Usta, lütfen bana Dharma’yı öğretir misin?” demiş.
Hyang Bong “Üzgünüm ama benim Dharma’m çok pahalıdır,” diye cevap vermiş.
“Ne kadar pahalı?”
“Sen ne verebilirsin?”
Öğrenci ellerini cebine atmış ve biraz bozukluk çıkarmış; “Varım yoğum bu!”
“Bana dağlar kadar altın bile versen,” demiş Hyang Bong, “yine de Dharma’mın bedelini ödeyemezsin.”
Bunun üstüne öğrenci gidip bir başına Zen çalışmaya devam etmiş. Aylar süren disiplinli çalışmanın ardından tekrar Hyang Bong Usta’nın yanına gidip, “Usta sana hayatımı veririm, ne istersen yaparım, kulun kölen olurum. Lütfen öğret bana,” demiş. Hyang Bong, “Değil tek bir hayat bana bin hayat verecek olsan bile yine de Dharma’mın bedelini ödeyemezsin,” demiş.
Biraz keyfi kaçan öğrenci yine evinin yolunu tutmuş. Aylarca çalışıp hazırlanıp gene ustanın karşısına çıkmış: “Sana zihnimi veririm. Şimdi bana öğretir misin?”
Hyang Bong, “Zihnin beş para etmez bir bok çuvalı. Ne yapayım ben senin zihnini? Değil tek bir zihin bana bin zihin verecek olsan bile Dharma’mın bedelini ödeyemezsin,” demiş.
Öğrenci yine gidip çalışmaya koyulmuş. Bir müddet sonra tüm evrenin boş olduğu kavrayışına ulaşmış. Yeniden ustanın yanına gidip, “Şimdi Dharma’nın bedelini anladım,” demiş.
Hyang Bong, “Neymiş bakalım?” diye sormuş.
Öğrenci narayı basmış, "HAYT!!!"
Hyang Bong, "Olmadı, daha da pahalı,” demiş.
Bu kez ayrılırken öğrenci allak bullak bir halde ve büyük bir ümitsizlik içerisindeymiş. Derin bir uyanışa erene dek ustayı bir daha görmeyeceğine yemin etmiş. Bir süre sonra nihayet o gün de gelmiş ve yeniden ustanın yanına gitmiş. “Usta artık anlıyorum: gök mavi çayırlarsa yeşil. Şimdi bana öğretecek misin?”
“Yo, yo, yo,” demiş Hyang Bong. “Benim Dharma’mın bedelini ödemeye bu da yeterli değil.”
Artık öğrencinin tepesinin tası atmış: “Ben anlayacağımı anladım zaten, senin Dharma’n lâzım değil bana, al Dharma’nı götüne sok,” demiş.
Hyang Bong gülümsemiş. Bunu gören öğrenci iyice sinirlenmiş; odanın içinde deli danalar gibi dönüp tepinmiş. Tam kapıdan çıkacakken Hyang Bong ardından seslenmiş, “Baksana!”
Öğrenci dönüp bakmış.
“Sakın yitireyim deme bundan sonra Dharma’mı,” demiş Hyang Bong.
Öğrenci bu sözleri duyar duymaz aydınlanmış.
10 Mayıs 2010 Pazartesi
AĞAÇKAKAN
7 Mayıs 2010 Cuma
6 Mayıs 2010 Perşembe
BOŞ İŞ
3 Mayıs 2010 Pazartesi
ZEN MESLEĞİ MESLEKSİZLİKTİR
Benim ideal hayat biçimim işe yaramaz bir mantarınkidir, ne çekici çiçekleri vardır ne batan dalları, yaprakları. Beni çok fazla sevmeye başladığınızda sırra kadem basacağım. Ben katedrallere ve meslektaşlarına raporlar yollayıp üstlerine düşeni ne kadar şahane bir biçimde yerine getirdiğini anlatıp duran diğer din emekçilerine benzemem. Aslında bakarsanız, benim ait olduğum bir katedral de yok meslektaşlarım da çünkü Zen mesleği mesleksizliktir.
Nyogen Senzaki
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Geçitsiz Geçit'teki bazı metinler Çince ve Japonca karakterler içerir(örn. 通曰無門關). Bu karakterleri göremiyor ya da boş kutular görüyorsanız aşağıdaki bağlantıdan Code2000 yazı tipini indirin. Dosyayı masaüstünde bir klasöre çıkardıktan sonra Denetim Masası'nda Yazı Tipleri'ne girin ve Dosya'nın altındaki Yeni Yazı Tipi Yükleyin'i seçerek Code2000'i yükleyin. Daha sonra masaüstündeki klasörü silebilirsiniz. Keyifli okumalar.
http://code2000.net/CODE2000.ZIP
http://code2000.net/CODE2000.ZIP